Makedonya'dan Anadolu’ya: İskender'in Seferi

-
Aa
+
a
a
a

Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Haluk Mimaroğlu, Arrianos'un "İskender'in Seferi" adlı kitabını tanıtmaya devam ediyor.

En önemli İskender anlatısı: İskender'in Seferi - Bölüm 2
 

En önemli İskender anlatısı: İskender'in Seferi - Bölüm 2

podcast servisi: iTunes / RSS

Ben, Haluk Mimaroğlu. Bu hafta sizlere geçen hafta kızım Gülnar'la birlikte tanıtmaya başladığımız Nikomedialı Arrianos’un İskender’in Seferi adlı kitabını kaldığımız yerden tanıtmaya devam edeceğiz.



Nikomedialı yani İzmitli Flavius Arrianos’un asıl adı Aleksandrou Anabasis olan kitabı, Furkan Akderin’in çevirisi ile Alfa yayınları ve Meriç Mete’nin çevirisi ile İdea Yayınevi tarafından 2005’de yayınlanmıştı. Kitapta, sözde Perslerden intikam almak ve Ege’deki şehirleri Pers boyundurluğundan kurtarmak için M.Ö. 334’te başlayan ve on sene süren Makedonya Kralı İskender’in seferinin hikayesi anlatılmaktadır.

Hikaye, aslında Balkanlar’dan Afganistan’a, Mısır’dan Hindistan’a kadar uzanan büyük bir yıkımın hikayesidir. Arrianos tarafından, olaydan 500 sene sonra olaya tanıklık eden komutanların hatıralarına dayanarak, kendi tabiri ile İskender’i yüceltmek için, Hellen hayranı Romalılar döneminde yazılmıştır.

Geçen hafta değindiğimiz 1. kitabın ilk bölümlerinde İskender’in genç yaşta tahta geçtiğinden, babası Kral Philippos’un ölümü üzerine dağılmakta olan Hellen birliğini ele geçirdiğinden, sınırlarında yaşayan kavimleri ülkesine katıp Makedonya Krallığı’nı kısa sürede genişlettiğinden söz etmiştik. Geçen programımızın son bölümlerinde de sınırlarını güvene alan ve gücüne güç katan İskender, Kral Philippos’tan miras kalan komutanlarla 20 bin civarındaki ordusuyla Geibolu’ya doğru yola koyulmuştu. Programımızın bu bölümünde ise İskender’in Anadolu’ ya geçerek Ege kıyılarını fethetmesine değineceğiz.

2. Philippos'un topraklarının haritası

Yazar Arrianos’un anlattıklarına göre, İskender’in ordusu, komutan Parmenion idaresinde Çanakkale’yi geçerken, İskender Troya’yı ziyarete gitmiş ve kendini efsaneleşmiş kahramanlarla özdeşleştirmişti. Eski kahramanlar anısına kurbanlar kesmiş, mezarlarını ziyaret etmişti. Kitabın bu bölümünde, yazar Arrianos, İskender’i, öve öve göklere çıkartır. İskender’i Troya kahramanlarına ve komutan Ksenophon’a benzetir. Yeterince tanınmayan büyük kahraman İskender’in tarihini, bu nedenle yazmaya karar verdiğini belirtir. Adeta İskender’i örnek alan Hellen hayranı Roma imparatorlarının beklentilerine cevap verir. Ancak yazar Arrianos, İskender’i anlatırken, İskender’in babası 2. Philippos’tan hiç bahsetmez.

İskender’in ordu komutanı Parmenion da aslında Philippos’un yetiştirdiği değerli bir komutandı. Philippos’un zamanında Perslere karşı düzenlenen Asya seferine damadı komutan Attalos ve Kalas ile birlikte katılmıştı. Ancak sefer sırasında Philippos’un öldürülmesi haberi gelince, Perslere yenilmiş ve taht kavgalarına karışmışlardı. İskender’in krallığını destekleyen Parmenion, İskender’e karşı tavır alan damadı Attalos’u öldürmekten çekinmemiş, bu sayede İskender’in gözüne girip ordu komutanlığına yükselmişti. Böylece merhum kral 2. Philippos’un komutanları, İskender’in yönetiminde Philippos’un hedeflediği doğrultuda ilerleme ve yarım kalan Pers seferine devam etme imkanı bulmuştu. Dolayısı ile, İskender’in seferi aslında Philippos’un komutanlarının ve onların oğulları ve dostlarının seferi olarak da sayılabilir. Zaten İskender’in genç yaşına rağmen kısa sürede bölgede hakimiyet kurması ve Perslere karşı sefere çıkılabilmesi, kitapta anlatılanlardan da göreceğimiz gibi, ancak merhum kral Philippos’un komutanları sayesinde olabilmiştir.

Şimdi hikayemize kaldığımız yerden devam edelim ve İskender’in seferini bir de Arrianos’un anlatımı ile Gülnar’ın sesinden dinleyelim;

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - 1. kitap, 11. bölüm

İskender, Makedonya'dan yola çıkışından 20 gün sonra Sestos’a (yani Gelibolu'ya) vardı. Komutan Parmenion, askerleri Sestos’tan Abidos'a yani Gelibolu’dan Çanakkale’ye geçirdi. Bu taşıma işi 160 kadırga ve birçok başka yük gemisiyle yapıldı. İskender, Elaios'tan yani Seddülbahir’den karşıya geçti. İllion yani Troya tepelerine çıktı. İllion Athena’sına kurban kesti.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - 1. kitap, 12. bölüm


İskender, (Troya kahramanı) Akhilleus’un mezarına çelenk koydu. Anlatılanlara göre, İskender burada Akhilleus’un şanslı olduğunu söyledi çünkü anısını saklayacak Homeros gibi bir şair vardı. Gerçekten de İskender’in Akhilleus’u şanslı saymakta hakkı vardır. Çünkü kendisinin yaptığı işler hiçbir zaman değerini bulamamış, dünyaya tanıtılmamıştır. Hellenler arasında İskender kadar çok işler yapmış ikinci bir insan yoktur. Doğrusu İskender’in yaptıklarını dünyaya tanıtmaya kendimi yeterli gördüğüm için,

bu eseri yazmak arzusunu duydum. İskender İllion’dan sonra, Hermotos’a yani Biga Nehri’nin yakınında Çınardere’ye vardı. Persler ve Perslerle savaşan Hellen ücretli askerleri Zeleia, (Biga Nehri’nin öbür tarafında, Gümüşçayı) şehri yakınlarında ordugah kurmuşlardı. Karşıda, Pers komutanları Arsames, Rheomithes, Petenes ve Niphates vardı. Pers ordusunda bunlardan başka Lidya ve İonia satrapı, Spithriades, Frigya ve Hellespontos satrap yardımcısı Arsites bulunuyordu.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - 1. kitap, 13. bölüm

Bu sırada İskender, ordusuyla Granicos yani Biga Nehri'ne doğru ilerledi. Pers ordusunun nehrin diğer tarafında savaş düzeni aldığını haber verdiler. Bunun üzerine İskender de bütün ordusunu savaş için düzene soktu.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - 1. kitap, 14. bölüm

İskender, komutan Parmenion’u sol kanada gönderdi. Kendisi de sağa geçti. Bu kanadın en sonuna Parmenion oğlu Philotas, onların yanına Arrabaios oğlu Amyntas, onların da yanına Parmenion oğlu Nikanor yerleşti. Sol kanadın en dış ucunu Harpalos oğlu Kalas’ın Teselyalı süvarileri oluşturmaktaydı. Perslerin süvarisi 20 bin kişiyi buluyordu, yabancı ücretli askerlerden olan yayaları da 20 binden biraz azdı. İki tarafta da derin bir sessizlik hakimdi. Persler saldırmak için Makedonyalıların nehre girmesini bekliyordu. İskender atına atladı ve yanında bulunanlara ne kadar cesur olduklarını gösterip peşinden gelmelerine söyledi.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 15. bölüm

Persler de yokuş aşağıya bir taarruza giriştiler. Bir taraf nehirden kıyıya çıkmak istiyor, diğer taraf ise onlara engel olmaya çalışıyordu. Bu sırada nehri geçerek İskender’e katılan süvari sayısı gitgide artıyordu.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 16. bölüm

Persler, İskender’in olduğu taraftan kaçmaya başladılar. Süvariler de çekilince genel bir geri çekilme durumu ortaya çıktı. Makedonlar takibe başladı. İki bin esir alındı. Pers konutanlar, satrap yardımcıları, Daryuş’un oğlu, karısının kardeşi öldü. Satrap Arsites Frigya’ya kaçtı. Yenilgiden suçlanınca intihar etti. Perslerin yanında çarpışan Hellenler zincire vurularak Makedonya’ya gönderildi.




Açık Radyo, 95.0, Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programındayız. Arrianos’un İskender’in Seferi adlı kitabını tanıtmaya devam ediyoruz. Demin okuduğumuz birincikitabın 11. ila 16. bölümlerinde Arrianos, İskender’i yüceltmekle kalmamış, şahlanmış atı üzerinde Granikos Savaşı’nın kaderini de belirleyen Hellen kahramanı olarak takdim etmişti. Ancak ne Biga Çayı’nın coğrafyası böyle bir saldırıya müsaitti, ne de zamanın diğer tarihçileri bundan bahsetmişti. Bu, Arrianos’un yaratmaya çalıştığı efsanenin bir parçası idi. Gerçek olan ise, İskender’in Anadolu’ya ayak basan komutanların becerisi idi.

Bu komutanların tamamı Makedonya’nın saygın ailelerine mensuptu. Aralarında hiç bir Hellen komutan yoktu. Hepsi Philippos’un zamanında da komutanlık yapmış Makedonyalı soylular ve onların oğullarıydı. Komutanlık neredeyse babadan oğla geçen bir meslek haline gelmişti. Bu soylu komutanlar bazen savaşlar, bazen taht kavgaları, bazen birbirlerine husumetleri, bazen ihanetleri, bazen de akrabalıkları nedeniyle Makedonya tarihine adlarını yazdırmışlardı.

Parmenion

Ordu komutanı Parmenion soylu ve asker bir aileden gelmekteydi. Parmenion, Kral Philippos’un en güvenilir komutanlarındandı. Philippos zamanında, İllirya’da, Tesselya’da başarı göstermiş, Philippos’un Anadolu seferine katılmıştı. Şimdi de İskender’in seferinin komutanıydı. Parmenion’un kardeşleri Asandros ve Agathon da İskender’in hizmetindeydi. Parmenion’un iki oğlu, Philotas ve Nikanor da sefere katılmaktaydı. Parmenion’un damadı Coenus da seferdeydi. Sefer neredeyse Parmenion’un akrabalarının ve dostlarının seferi idi, Granikos Savaşı’na hep beraber katılmışlardı.

Fethedilen ilk Pers ülkesi Hellespontine Phrygia yani Marmara bölgesi, 2. Philippos’un seferine Parmenion ile katılmış olan komutan Kalas’a verildi. Lidya’nın başkenti Sardis ele geçirilince de Parmenion’un kardeşi Asandros, Lidya satraplığına getirilecekti. Komutan Parmenion, adeta 2. Philippos’un hedeflerini adım adım yerine getiriyor, fethedilen ülkeler merhum Philippos’un adamlarına teslim ediliyor,
ordu Ephesos, Miletos, Halikarnassos’a doğru yoluna devam ediyordu. Ancak ne Hellen birliğinden söz eden, ne de fethedilen şehirlerin bağımsızlığından söz eden vardı.


Zaten aslında Hellen birliği diye de bir şey yoktu. Hellen birliği, modern tarihçilerin bir uydurmasıydı, söz konusu olan bir anlaşmaydı. Anlaşma, Makedonya Kralı 2. Philippos’un zoru ile savaş halindeki Hellen şehirlerinin aralarında yaptıkları barış anlamasından ibaretti. Philippos’un zoruyla da anlaşmayı yürütme görevi hegemon olarak adlandırdıkları, anlaşmaya taraf olmadığı halde Kral Philippos’a verilmişti. Kral Philippos da barış anlaşmasının kendisine verdiği yetki ile hedeflediği Pers seferi için gerekli kaynakları Hellenlerden sağlama imkanı bulmuş, zengin Pers ülkesine sefere çıkma yetkisini almıştı.

Philippos’un bir koruması tarafından öldürülmesiyle yarıda kalan sefer, İskender’in zamanında 2. Philippos’un komutanı Parmenion ile yeniden başlamış, Granikos’ta ilk galibiyet alınmış, bölge İskender’in hakimiyetine girmeye başlamıştı.

Şimdi, İskender’in Anadolu boyunca, kimi zaman savaşarak, kimi zaman korkutarak ele geçirdiği yerleşimleri Arrianos’un sözleriyle adım adım takip edelim;


Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 17. bölüm

İskender, bu bölgenin satraplığına (Harpalos oğlu) Kalas’ı atadı. Vergilerin Daryuş’a ödenenler ile aynı düzeyde tutulması buyruğunu verdi. Teslim olan tüm yerlilere evlerine geri dönmeleri için izin verdi. Zeleia halkını koşulsuz olarak bağışladı. (Komutan) Parmenion’u, Daskylion’u yani Bandırma’yı alması için gönderdi. Bu iş hiçbir sorun ile karşılaşılmadan yerine getirildi. Sonraki hedefi Sardis yani Salihli, Manisa idi. Kentin önde gelenleri kenti İskender’e teslim etti. Komutan Mithrines de kale ve hazineyi teslim etti. İskender, Sardis halkına ve Lydialılara eski geleneklerini sürdürme iznini verdi. Özgürlüklerini tanıdı. Pausanias’ı kale komutanı olarak bıraktı. Vergilerin ödenmesi ile ilgili sorumluluğu Nikias’a verdi. Lydia’nın yönetimini (Parmenion’un kardeşi) Asandros’a verdi. İskender üç günde Ephesos’a ulaştı. Oligarşiyi ortadan kaldırdı ve demokratik kurumları yeniden etkinleştirdi. Daha önce Perslere ödenen haraç, Artemis Tapınağı’na aktarıldı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 18. bölüm

Bu sıralarda Magnesia ve Tralles yani Aydın yöresinden temsilciler gelerek boyun eğdiklerini bildirdiler. Bütün ülkede egemen oligarşileri yıkarak yerlerine demokrasiler kurdu. Her topluluğa kendi geleneklerini sürdürme iznini verdi. Daha önce Perslere ödemekte oldukları haraçları kaldırdı. Ertesi gün Miletos’a doğru yola çıktı. Dış Kent olarak bilinen bölüm eline geçti. Orada kamp kurdu ve iç kenti kuşatmaya hazırlandı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 19. bölüm

Bu arada Miletoslular ve kentteki paralı askerler İskender’in saldırısı karşısında gerilemeye başladı. Kimileri kendilerini denize atarak, başkaları ise tekneler ile kaçmak için umutsuz bir çabaya giriştiler. Ama çok geç kalmışlardı. Kent şimdi İskender’in elinde idi. Tüm Miletosluları özgür bıraktı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 20. bölüm

Miletos’tan sonra, Halikarnassos’a yani Bodrum’a doğru yola çıktı. Miletos ve Halikarnassos arasındaki kentler, direniş göstermeden teslim oldu. Uzun bir kuşatmaya hazır olan Halikarnassos’a yakın bir kamp kurdu. Pers askerleri ve paralı askerler kenti korumak üzere bırakılmıştı. İskender, dikkatini Halikarnassos kuşatması üzerinde topladı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 22. bölüm

Saldırısı kentin tüm gücüyle yaptığı bir karşı saldırı ile karşılandı. Kimileri, Makedonyalılar ile göğüs göğse çarpışırken öldü. Başkaları, devrilen duvarların yıkıntıları arasında kaldı. Kent hemen hemen İskender’in eline geçmek üzere idi. Ama İskender geri çekilme borusunu çaldırdı. Kenti kurtarmak istiyordu. 

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 23. bölüm

Halikarnassos ve Karia’nın geri kalanını almak üzere üç bin piyade ve 200 kadar süvariden oluşan bir kuvveti, Ptolemaios’un komutası altında bıraktı. (Eski Karia Kralı) Hekatomnos’un kızı Ada’yı Karia’nın valiliğine atadı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - ​​​​​​​1. kitap, 24. bölüm


İskender’in komutasında hizmet eden Makedonyalılardan kimileri, sefer başlamadan hemen önce evlenmişlerdi. İskender, onlara kışı Makedonya’da karıları ile geçirmeleri için izin verdi. Subaylara, dönerken hem süvari hem de piyade olarak bulabildikleri kadar çok yeni adam getirmeleri emrini verdi. Aynı zamanda Polemokrates’in diğer oğlu Kleander’i de Peloponessos’tan asker getirmeye gönderdi.

17. yüzyılda Jacques Courtois'in çalışması ile M.Ö. 334'teki Granicus Savaşı

Yukarıdaki satırlardan anlaşıldığı üzere Parmenion komutasındaki kuvvetler, Granikos Savaşı’nda Persleri yenmiş, Hellespontine Phrygia denilen Marmara kıyılarındaki bölgeler ele geçirilmiş, bu bölgenin yönetimi komutan Kalas’a verilmişti. Makedonya ordusu, Ege şehirlerine doğru ilerlemeyi sürdürmüş, önce Lidya’nın başkenti Sardis fethedilmiş, Lidya satraplığına Parmenion’un kardeşi Asandros atanmıştı. Şehir yönetiminden iktidardaki aileler uzaklaştırılmış, sözde demokrasi getirilerek, fethedilen şehirler Pers İmparatorluğu yerine Makedon Krallığı’na bağlanmıştı. Sırasıyla aynı yöntemle Ephesos, Miletos, Halikarnassos şehirleri de fethedilerek Makedon birlikleri yönetiminde idare edilmeye başlanmıştı. Ancak anlaşılan o ki, fethedilen şehirlere yerleştirilen kuvvetler nedeniyle İskender’in ordusunun mevcudiyeti azalmış, sefere devam edebilmek için takviye birliklere ihtiyaç duyulmaktaydı.

İskender, sadık komutanlarını kışı evlerinde geçirmeleri bahanesi ile ülkesine gönderip takviye birliklerle dönmelerini emretti. Kendisi Akdeniz boyunca ilerledi, Likya’yı fethetti, irili ufaklı 30 yerleşimi eline geçirdi. Hedefini değiştirdi, İç Anadolu’ya yöneldi, Makedonya’dan gelen takviye birliklerle Kral Midas’ın ülkesi Gordion’u aldı, Gordion düğümünü çözdü. Cappadokya’yı ele geçirdi. Toroslara inip Klikya’ya saldırdı. Anadolu’yu neredeyse bir yıl içinde baştan başa kaybeden Pers Kralı 3. Daryuş telaşa kapıldı. İskender’e karşı sefere çıktı. İskenderun yakınlarında, İssos’ta çarpıştılar. İskender’in ordusu kazandı, Pers Kralı 3. Daryuş kaçtı. İskender bu sefer Mısır’ı hedefledi. Akdeniz sahil kentlerini alarak Mısır’a doğru yönlendi. Seferin amacı artık tamamen değişmiş, Hellen rüyası bitmiş, sefer bir fetih ve talan hikayesine dönüşmekteydi.

İskender’in Mısır, Pers, Afganistan ve Hint seferleri ve bu sıralarda yaşadığı dönüşümü bir sonraki programda değinmek üzere, dinleyicilerimize, yayın ekibimiz adına hoşça kalın temennilerimizi iletirim.

Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programında adı geçen eserler:

  • Flavius arrianos, İskender’in Seferi, çev. Furkan Akderin, Alfa Yayınları, 2005
    ​​​​​​​
  • Arrian, İskender’in Seferleri, çev. Meriç Mete, İdea Yayınevi, 2005